Hormon ve Antibiyotik Tayini

Hayvanları beslemek için kullanılan kapalı besi yerlerinde hastalıkları önlemek, daha hızlı büyümeyi teşvik etmek ve gelirleri arttırmak için hayvanlara rutin olarak sürekli düşük dozda antibiyotik verilmektedir.

Ancak kullanılan antibiyotik miktarı, insanlarda hastalığa neden olan patojenlerde antibiyotik direncine katkıda bulunmakta ve toplum ve çevre sağlığı için ciddi riskler oluşturmaktadır.

Bu şekilde kullanılan antibiyotikler, genelde depolanan veya tarlalara yayılan hayvan atıklarından, toprak ve su yoluyla çevreye ulaşmaktadır. Suya girdikten sonra da bu ilaçlar insanlara bulaşabilmektedir. Yeraltı suları önemli bir içme suyu kaynağıdır. 2009 yılında ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, satılan antibiyotiklerin yüzde 80’i çiftlik hayvanları ve kümes hayvanlarına verilmiş, sadece yüzde 20’si insanlar tarafından kullanılmıştır.

Dolayısıyla antimikrobiyal ilaç kullanımı, ilaca dirençli organizmaların ortaya çıkmasına katkıda bulunmaktadır ve bu önemli ilaçların hem hayvan hem de insan tıbbında akıllıca kullanılması gerekmektedir. Hayvancılıkta antibiyotik kullanımına katı sınırlamalar getirilmek zorundadır.

Sığırlarda, süt ineklerinde ve koyunlarda büyümeyi desteklemek için yaygın olarak kullanılan hormon kalıntıları da insanlarda kanser riskini yükseltmekte ve hayvanlarda daha yüksek enfeksiyon oranlarına yol açmaktadır. Hormonların bu şekilde kullanılması birçok Avrupa ülkesinde ve Avustralya, Japonya ve Yeni Zelanda’da yasaklanmıştır. ABD, domuz veya kümes hayvanı ürünlerinde hormon kullanımına izin vermemektedir, ancak besi sığırlarında, süt ineklerinde ve koyunlarda yaygın kullanılmaktadır.

Uzmanlar yıllardır hayvanlarda hormon kullanımı ile ilgili çeşitli potansiyel sağlık etkileri hakkında ciddi endişelerini dile getirmektedir. Yaygın olarak kullanılan altı büyüme hormonunun, endokrin, gelişimsel, immünolojik, nörobiyolojik, genotoksik ve kanserojen etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Et ve et ürünlerinde küçük kalıntı seviyelerine maruz kalmak bile risk taşımaktadır.

Kısaca ürünlerde pestisitlerin, sütte hormonların ve ette antibiyotiklerin hiç bulunmaması gerekir. Geliştirilmiş test yöntemleri ile artık gıdalarda ve insan vücudunda hiç hoş olmayan bu kimyasal karışımlar tespit edebilmektedir. Miktarlar küçük olmasına ve zararlı olup olmadıklarına dair tartışmalar olmasına rağmen, bunların varlığı tek başına birçok kişi için, özellikle de küçük çocuklar için rahatsız edicidir. Ancak maalesef modern gıda üretimi, çok çeşitli sentetik kimyasallar içermektedir ve bu kimyasalların birçoğu, uzun bir süre boyunca yüksek veya düşük konsantrasyonlara maruz kalındığı zaman, insanlara zarar verme potansiyeline sahiptir.

Kuruluşumuz, çeşitli sektörlerdeki işletmeler için verdiği sayısız test, ölçüm, analiz ve değerlendirme çalışmaları arasında, eğitimli ve uzman bir kadro ve gelişmiş teknolojik donanımı ile, ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde, hormon ve antibiyotik tayini hizmetleri de vermektedir.